Ferhat Öztürk, "15 Temmuz Gecesi Hiçbir Arkadaşımızda, Halkımızda Korku Yoktu"
Akbaba Haber Ajansı'nın, Güngören'in Sesi Gazetesi bünyesinde hazırladığı "15 Temmuz Güngören Destanı Yazılıyor" kitabı, kahraman Güngörenlilerin sözlerinden çıkan kelimelerle kaleme alınıyor.
15 Temmuz 2016 Darbe girişimini Türkiyenin her yerinde televizyonlarda izlediniz, gazetelerde okudunuz, İnternette takip ettiniz. Bu sefer 15 Temmuz Darbe girişimini Siz Değerli okuyucularımız için yeni bir yazı dizisiyle sunuyoruz.
Eğitim BİR-SEN İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Ferhat Öztürk, 2002'de Bağcılar Münir Nurettin Selçuk İlköğretim Okulunda başladığı öğretmenlik hayatında bir çok okulda öğretmenlik ve idarecilik yaparak, binlerce gence örnek teşkil etmiş bir öğretmen. Şuan Güngören Tuncay Azaphan Mesleki ve Teknik Anadolu lisesinde Okul Müdürü olarak görevini sürdüren Ferhat Öztürk, 15 Temmuz 2016 yılında gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbe girişiminde görev sorumluluk bilinciyle meydanlara çıkarak "Bende Varım" dedi. "15 Temmuz Güngören Destanı" yazı dizimizin üçüncü sayısında kendini öğretmenlik mesleğine adamış Ferhat Öztürk'ü konuk ettik.
Mustafa Akbaba: 15 Temmuz denilen bir gece yaşadık. O geceyi nasıl duydunuz, neler yaşadınız?
Ferhat Öztürk: 15 Temmuz Cuma günü Silivri’de ikindi namazında bir öğretmen arkadaşımızın babası vefat etmesi üzerine onun cenazesine katılmıştık. Cenazeden çıktıktan sonra akşam üzerine doğru eve geldim. Eve geldikten sonra dinlendiğimde, ilk defa televizyon açma gereği hissettim. Nedendir bilmiyorum. Açtığımda hiçbir kanalda hiçbir şey yoktu. Haber tarzında yada diğer anlamda bir husus yok. O sıra iyi hatırlıyorum CNN Türk'te bir tartışma programı vardı. O tartışma programına bakarken arkadaşlarımızın olduğu whatsapp grubundan köprüyü kapattılar diye mesajlar atmaya başladılar. Hem sendika whatsapp gruplarından hem de özel whatsapp gruplarından mesajlar gelmeye başladı. İlk defa bir arkadaşım whatsapp üzerinden darbe girişiminden bahsetti. Daha o zaman ne Cumhurbaşkanımızın ne de herhangi bir yetkilinin darbeyle ilgili açıklaması yoktu. Bunu yazan arkadaşımızda bilgiyi başbakanlıkta ki bir korumadan öğrenmiş böyle bir durum olduğunu. Bunun üzerine bizde bir sivil toplum örgütü olarak genel merkezimizle birlikte neler yapabileceğimizi arkadaşlarımızla görüşmeye başladık.Bu arada AK Parti İl Başkanlığından alanlarla ilgili gelen bir mesaj vardı. Aynı zamanda bizlerde bunla ilgili neler yapabileceğimizi whatsapp gruplarından arkadaşlarımızda ve genel merkezimizde istişare yaparken hep beraber alana inmemiz gerektiğine karar verdik. Eğitim BİR-SEN’de arkadaşlarla konuşup kimimiz meydanlara kimimiz AK Parti ilçe binalarının önüne gitme kararı aldık. Bunu diğer arkadaşlarımıza paylaşmak istedik ama mesajlarda yoğunluk olduğu için ilk denememizde ulaştıramadık. Bu da bize bir ders oldu. Böyle durumlarda alternatif bir sunucunun olması gerektiğini anlamış olduk.Güngören’de ki arkadaşlarla konuşup Güngören AK Parti İlçe binasına gittik. O sırada yeni, yeni toparlanmalar oldu. Bu arada diğer arkadaşlarla da konuşuyoruz Esenler’de ki AK Parti İlçe binası önündeyiz diyor, Bağcılar’da ki AK Parti İlçe binası önündeyiz diyor, Başakşehir’de AK Parti İlçe binası önündeyiz diyordu. Bu şekilde haber aldıktan sonra bütün teşkilatla beraber alanlara inmiş olduk.
Mustafa Akbaba: O alanlara indiğinizde ne yaptınız? Sabaha kadar durdunuz mu?
Ferhat Öztürk: Tabii ki durduk. Başkanlığımız gereği bir Sivil Toplum Kuruluşu olduğumuz için sürekli sahada ki arkadaşlarla haberleşiyoruz. Hatta Türkiye’de genelinde ki arkadaşlarımızla haberleşiyoruz. Bazı illerde hiç hareketlenme olmamıştı. Mesela ben Orduluyum. Ordu da ki arkadaşlar hiç hareketlenme yok diyor. Ordu’daki arkadaşlar Güngören’de olan hareketlenmeyi soruyor aynı zamanda. Bir kısmımız Emniyetin önüne bir kısmımız kendi alanlarımızda bir kısmımızda havalimanına ilerledi, biz havalimanına ilerleyen kısımdandık. Tabi çok kalabalık bir kısım vardı. Gittiğimizde iki tank etkisizleştirilmişti. Olayları biraz da o tarafta takip ettik. Cumhurbaşkanımız da havalimanındaydı ve konuşma yaptı. Konuşma bittikten sonra saat sabah 7 civarıydı arkadaşlarımızla birlikte geri döndük. Bu arada Bahçelievler İlçe Başkanımız havalimanına ilk gidenlerden. Daha o zaman kule falan ele geçirilmemiş.Buraya Cumhurbaşkanımızın gelmesi mümkün değil her taraf insan dolu güvenli değil diyordu.
Mustafa Akbaba: Darbeyi Eğitim BİR-SEN olarak birebir iliklerinize kadar hissetmişsiniz. Peki Başkanım, 15 Temmuz sadece o gece mi?
Ferhat Öztürk: Şimdi şu var. Tabii ki Eğitim BİR-SEN olarak o gece genel başkanımızda hamdolsun Cumhurbaşkanımızın açıklamasından önce televizyon kanallarına çıkarak saat 12 olmadan bütün teşkilatı canlı yayınlara bağlayarak alana çağırmıştı. 28 Şubat dönemini biliyoruz. Hepimiz görmüş, okumuş, yazmış öğretmenler olarak darbelerin ne olduğunu okuyan kişileriz. Benimde alanım tarih olduğu için meşrutiyetten itibaren az çok neler olduğunun farkındayız. Türkiye gibi konumu olan ülkelerde bunlar her zaman olabilir. Olma ihtimali yüksektir. Özellikle Avrupa, Amerika ve Batı’nın çok fazla beklentileri vardır. Bu beklentileri karşılayana kadar her türlü denemeleri yapacaklardır diye düşünüyoruz.
Mustafa Akbaba: O zaman Eğitim BİR-SEN 15 Temmuz öncesi bu durumu görmüştü ve sürekli dile getiriyordu ama anladığım kadarıyla pek kimselere bir şey duyuramadı.
Ferhat Öztürk:17-25 Aralık sürecinden sonra biz bunu dile getirmiştik. Böyle bir süreç hep dile getiriliyordu. Kimse böyle olacağını halkın üstüne bombalar, mermiler yağacağını tahmin etmiyordu tabi. Aklımıza hayalimize bile gelmiyordu. Uçaklar alçak uçuş yapıyordu. Havalimanına gelip hız sınırını aşıp ses çıkarıyorlardı. O gece arkadaşlarımla beraber hissettiğimiz şuydu. Hiçbir arkadaşımızda korku yoktu halktan kimsede bir korku yoktu. ilk kez uçak geçtiğinde herkes kendini yere attı ondan sonra normal gelmeye başladı. Böyle bir süreç yaşanmış oldu.
Mustafa Akbaba: Peki başkanım sizin o gece gittiğiniz yerlerde sağınıza solunuza baktığınızda kimler vardı?
Ferhat Öztürk: Şunu söyleyeyim sağıma soluma baktığımda herkes vardı. Bunu net bir şekilde söyleyeyim. Her ne kadar farklı bölgelerde farklı şeyler olsa da her kesimden insanlar vardı. Bu da toplum için önemli bir şey.
Mustafa Akbaba: Yani bu milletin müdahalesiydi.
Ferhat Öztürk: Kesinlikle. Yani burada bunu görmüş olduk. Cumhurbaşkanımız sokağa çağırmadan önce de bir kesim insan AK Parti İlçe Başkanlıkları önüne toplanmıştı. Tabii ki Cumhurbaşkanımızın davetinden sonra bu daha da arttı.
Mustafa Akbaba: 15 Temmuz'dan önce insanlar gençlikten ümidini kesmiş gibiydi. 15 Temmuzda ve sonrasından gençliğimizi nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Ferhat Öztürk: Ben yapmıyorum ama bazıları gençlikten umudunu kesmişlerdi. Tabirimi maruz görün "gençlikten bir cacık olmaz" derlerdi. 15 Temmuzdan sonra gençlerden de bir şeyler olurmuş dediler. Bize çok büyük bir görev düştü. Bunu iyi bir şekilde anlatmak. Biz bunu 4,5 yıl geçtikten sonra sıradan bir hale getirirsek vay bizim halimize diyorum. Gençlerimize bunu ne oldu ne olmadı anlatmamız gerekiyor. Birinci görevimiz bu.
Mustafa Akbaba: İnsanlara vereceğiniz bir mesajınız var mı? Tekrardan gençlerimizin başkalarının kumandası altına geçmemsi adına.
Ferhat Öztürk: Klasik bir laftır ama "zihinlerimizi kiraya vermemek" diye gerçekten çok önemli. Hem bizim okul müfredatlarımızı hem de diğer kurumların kendini çek etmesi gerekiyor. Eleştirebilir bir yapıya sahip olmamız lazım. Gençlerimize de bunu vermemiz gerekiyor. Bu da ana karnında verilmeye başlaması gereken bir süreçtir ve ömür boyu devam edecek bir süreçtir. Burada ki sorumluluk benim olduğu kadar, senin olduğu kadar hepimizin sorumluluğu.
Mustafa Akbaba: Sloganımız olan ‘’Unutmadık Unutturmayacağız’’ diye ilk duyduğunuzda tepkiniz ne oldu?
Ferhat Öztürk: Tabii ki sizin bunu ilk söylediğiniz zaman ben şunu gördüm. Kendi branşım itibariyle hem de sivil toplum örgütünden olmam sebebiyle bir tespitte bulundum. Bizim ülkemiz tarihi eseri ve kahramanları bol olan bir memlekettir. Her şeyimiz boldur. Bol olduğu içinde biz her şeyin değerini bilemiyoruz. Özellikle yurt dışına gittiğimizde bunu görüyoruz. Hiçbir şey yapmamış birini ortaya koymuşlar tarihi eser diye bir tane taş koymuş, bizde bunlar o kadar bol ki artık biz bunları sıradan olarak görüyoruz. Ama biz özellikle 15 Temmuzu unutmayacağız, unutmamanın yolu da sizin yaptığınız gibi yazılı olarak kaydetmektir.